BAROLAR VE TÜBAKKOM'UN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE İLİŞKİN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜKTEDİR
BAROLAR VE
TÜBAKKOM'UN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE İLİŞKİN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
İSTANBUL
SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜKTEDİR
İstanbul Sözleşmesi, kadınların,
çocukların herkesin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve şiddet
mağdurlarının korunması, rehabilitasyonu ve bir daha aynı şiddet vakalarının
yaşanmaması için topyekûn bir birlikteliği öngören, herkesin yaşama hakkının
teminatı bir uluslararası antlaşmadır. İstanbul Sözleşmesi; çok uzun yıllardır
sürdürülen kadın hakları mücadelesi ve kazanımları ile hazırlanmıştır. Bu
nedenle binlerce yıllık mücadeleye dayanan, bu uğurda yitirilen canların
emeklerinin ve kişi hak ve özgürlüklerine ilişkin çok önemli hukuki
kazanımlarımızın bir gecede yok edilebileceğinin sanılması çok büyük
yanılgıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün
partilerin milletvekillerinin oy birliği ile Anayasamızın 90. maddesi uyarınca,
24 Kasım 2011’de 6251 sayılı Kanunla onaylanan İstanbul Sözleşmesi; milli
iradenin sonucudur. Anayasamızın 90. maddesi gereği, usulünce yürürlüğe giren
Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmalar kanun hükmündedir,
hatta normlar hiyerarşisinde kanunların bile üzerinde yer alır.
"Anayasa’nın ikinci kısmının birinci
ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri"
nin Cumhurbaşkanı kararı ile ortadan kaldırılamayacağı, düzenlenemeyeceği
Anayasa’nın 104. maddesinin açık hükmüdür.
İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 15
ve 17. maddelerinde düzenlenen “Kişinin Yaşam Hakkı; maddi ve manevi varlığının
bütünlüğüne dokunulmaması” “Herkesin yaşama, maddi ve manevi hakkına sahip
olduğu” “Kimseye işkence ve eziyet yapılmayacağına” ilişkin TEMEL HAK VE
ÖZGÜRLÜKLERLE DOĞRUDAN VE BİREBİR İLİŞKİLİDİR. Bu nedenle, Anayasa’nın 104.
maddesi gereği, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere ilişkin
Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması, hukuka aykırıdır.
TBMM’NİN yani milletin iradesini yok sayarak
Anayasa’nın 87. ve 90. maddelerine aykırı şekilde Türkiye’nin ilk imzacısı
olduğu Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı
kararı, Anayasa'ya aykırıdır. Cumhurbaşkanının İstanbul Sözleşmesi’ni fesih
kararının Anayasa’da temeli yoktur. Yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince
imzalanan uluslararası antlaşmaların, Anayasa doğrultusunda aynı yöntemle
feshedilmesi gerekmektedir.
Bu anlamda; daha önceden çıkarılan
15.07.2018 Tarih ve 9 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle bu konuda
Cumhurbaşkanına yetki verilmesi de, açıkça Anayasaya aykırıdır ve hükümsüzdür.
Anayasa’nın 6. maddesi gereği “Hiçbir kimse ve organ kaynağını Anayasa’dan
almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104.
maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında
“Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar” hükmü vardır. Bu nedenle
Cumhurbaşkanına, milletlerarası sözleşmeleri sadece “onaylama ve yayımlama”
görevi veren Anayasa, Cumhurbaşkanına milletlerarası antlaşmaları feshetme
yetkisi vermemiştir.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik
Cumhurbaşkanı kararı, yasal dayanaktan yoksundur. İnsan hayatı ve güvenliği,
kişi hak ve özgürlükleri, her türlü siyasetin üzerinde olup hiçbir politik
hesaba kurban edilemeyecek kadar önemlidir. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir;
uygulanmaya devam edecektir.
Bu nedenle, öncelikle Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni iradesine sahip çıkmak üzere göreve; siyasal iradeyi de Anayasa’nın
2. maddesinde açıkça tanımlandığı şekilde bir hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti’nde hukuki tüm ilke ve kurallara uymaya davet ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemiz
mümkün değildir. Bizler; Barolar ve TÜBAKKOM olarak kadına yönelik şiddeti bir
insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi’ni
ortadan kaldırmaya yönelik Anayasa’ya aykırı bu girişime karşı mücadelemizi
sürdüreceğimizi belirtiyor, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya
yönelik bulduğumuz bu girişim karşısında toplumumuzun her kesimini bu mücadeleye
destek vermeye ve dayanışmaya çağırıyoruz.