Çocuk
hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki
tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma;
fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini
birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin BM Genel
Kurulun’da20 Kasım 1989 tarihinde oybirliği ile kabul edildiği gün, tüm dünya
çocukları için ‘Çocuk Hakları Günü” olarak kabul edilmiştir.
Ülkemizin
de taraf olduğu sözleşme uyarınca çocukların yaşama, gelişme, korunma ve
katılıma ilişkin tüm hakların bütün çocuklara eşit olarak tanınması prensibi
getirilmiş ve çocukların üstün yararının gözetilmesi ilkesi benimsenmiştir.
BM Çocuk
Hakları Komisyonu’na göre imzacı ülkeler arasında BM’ye rapor gönderen 43 ülkeden
sadece 14’ü sözleşme ilkelerini iç hukuklarına uyarlamış, diğer ülkeler
sözleşmeye uyum sağlamak için yeni ve benzer yasalar çıkarmış veya uyum
sağlamak yerine çocukları kendi hakları konusunda bilinçlendirmeyi tercih
etmişlerdir.
Uluslararası
Af Örgütü’nün verdiği bilgilere göre pornografi, şiddet ve yasa dışı
faaliyetlerin çokça görüldüğü ülkelerde çocuk istismarı had safhalara
ulaşmaktadır. İstatistikler dünya üzerinde 5-14 yaş grubu arasında 250 milyon
çocuk işçi olduğunu söylerken 12-17 yaş grubundaki milyonlarca çocuğun okula
devam edemediğini ortaya koymaktadır. Toplam 165 milyon yetimin bulunduğu rapor
edilen dünyamızda BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’na göre her gün beş yaşın
altında 22.000 çocuk önlenebilir sebeplerden dolayı hayatını kaybediyor.
Çocuk
Hakları Sözleşmesi ve akabinde kurulan BM Çocuk Hakları Komisyonu’nun tüm
çalışmalarına rağmen, bugün çocuklar hâlâ toplumun istismara en açık ve
savunmasız grubunu teşkil etmektedir.
Türkiye de
14 Ekim 1990'da imzaladığı sözleşmeyi 27 Ocak 1995'te Resmi
Gazete'de yayımladıktan sonra yürürlüğe soktu. Sözleşmenin yürürlüğe
girmesinin üstünden geçen 20 yıla rağmen Türkiye'de
hala 400.000'i tarımda çalışan bir milyona yakın çocuk
işçi, çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları ve çatışma ortamında
kaybedilen, Suriye savaşından kaçarak Türkiye’ye sığınan ailelerin
çocukları, mülteci çocuklar var. Bu çocuklara yardım en önemli
görevlerimizden olmalıdır.
Bu
nedenlerle diyoruz ki;
On
sekiz yaşından küçük olan herkes çocuktur. Büyümüş de küçülmüş olsun
olmasın, kocaman insan gibi görünsün görünmesin, artık ağabey, abla olsun
olmasın, 18 yaşından küçük herkes çocuktur.
Çocuklar hayatta
kalmalı, özgürce yaşamalı ve gelişmelidir. Bunu sağlamak ise
tüm devletlerin görevidir. Hükümetlerin bunun karşısında mazeretleri
olmamalıdır.
Sözleşmeye taraf
devletler çocukların her türlü ihmal, istismar ve şiddet
karşısında gerekli tüm yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri
almalıdırlar.
Çocuklar dâhil
hiç kimse renklerine, cinsiyetlerine, tabiiyetleri ve inançlarına göre farklı
muameleye tabi tutulamaz.
Çocuklar
kendi kültürlerinden, kendi inançlarında ve dillerinden yoksun bırakılamaz.
Çocuk işçi
olmaz.
Çanakkale
Barosu Çocuk Hakları Komisyonu; Her çocuğun hak sahibi, eşit,
özgür,mutlu ve onurlu birer birey olarak yaşamda var olabilmeleri için
çocukların yararına bütüncül bir dönüşümü savunmaya sonuna kadar devam
edecektir. Yükümlülüklerin
yerine getirilmesi içini yapılacak planlamalarda üzerimize düşen yükümlülükleri
yerine getirmeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla beyan ederiz.
Saygılarımızla.
Çanakkale
Barosu Çocuk Hakları Komisyonu