Baromuzdan Kadına Yönelik Şiddette Karşı Duyarlılık
Tarih: 25.11.2016| Okunma Sayısı: 1051

 
 

BAROMUZDAN KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE KARŞI DUYARLILIK

  

Baromuz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde Duyarlılığını bir kez daha gösterdi.

 

Kadın Hakları Komisyonuyla kadınlara yönelik etkin çabalarda bulunan Baromuz, Cumhuriyet Meydanında düzenlenen günle ilgili törene katıldı. Düzenlenen törene Baro Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Güneş Pehlivan, meslektaşlarımız ve  çok sayıda vatandaş katıldı.

 

Törenin ardından Baromuz Kadın Hakları Komisyonu tarafından Kordon Boyunda Kadın Hakları konusunda halkı bilgilendirme standı açılarak, bilgilendirici broşürler dağıtıldı.

 
 
 
 
 
 
 

ÇANAKKALE BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU BASIN AÇIKLAMASI

 

Değerli Basın Mensupları,  Saygıdeğer Katılıcımlar;

 

25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti'nde,Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Mirabel kardeşlerin, askerler tarafından, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildikleri, utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümüdür. 1981 yılında BM tarafından "25 Kasım, kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele" günü ilan edilmesinden bu yana dünyanın dört bir köşesinde efsaneleşen bu üç kelebek anılmaktadır.

 

Gün geçtikçe daha çok duyduğumuz kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz vakalarındaki artış son derece kaygı vericidir ve özellikle ülkemizde kadınlar; evde, sokakta, işyerlerinde, cezaevlerinde, ülkenin batısında da doğusunda da her alanda şiddete maruz kalmaktadır. Şiddet sadece kadınlara yönelik değildir.  Ayrıca heteroseksüel ve homofobiye yönelik dayatmalar çoğalarak  LGBT’’leri ötekileştiren ve öldürülmesine neden olan nefret söylemleri de artmaktadır. Şiddet her alanda sürerken, emekten yana olan, insan hakları için mücadele eden sendikalı kadınlar gözaltına alınmakta ve  tutuklanmaktadır. Tüm bunlar karşısında kadın şiddet gördüğünde, dayak yediğinde, tacize veya tecavüze maruz kaldığında kadını koruması gereken yasalarımız ne yazık ki suçluyu koruma altına almıştır, almaya da devam etmektedir. Bizzat yasalar eliyle kurban olan kadınlar suçlu gösterilmekte, suçlular ise mağdur haline getirilmektedir.

 

Devlet eliyle haksız tahrik ya da iyi hal indirimleri uygulanarak, cezaları ertelenerek serbest bırakılan erkekler her gün kadınları katlederken, kendini savunan kadınlar tutuklanarak, cezaevlerinde yine erkek şiddetine maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet vakalarında meşru müdafaanın uygulanması konusunda en çok duyulan iki örnek : Kendisine şiddet uygulayan kocasını elektrik kablosuyla boğarak öldüren G.K. ile daha önce kendisini kaçırıp tecavüz eden ve yeniden görüşmek isteyen Ali Kalkan’ı öldüren N.K. , meşru müdafaa haklarını kullandıkları için beraat etmişlerdi. Ancak yüzlerce kadın, yasal savunma hakkını kullandığı halde kasten öldürme suçundan ya da yaralamadan dolayı yargılanmakta, tutuklanmakta ya da ceza almaktadır.Devlet tarafından sağlanamayan adaletin, kadın tarafından sağlanması en doğal haktır. Kadına hem erkeğe hem de erkek devletin tüm erk’lerine karşı kendi savunmasını yapması ve adaleti kendi eliyle uygulaması dışında başka seçenek bırakılmamıştır.

 

Erkek egemen zihniyet, kadın erkek eşitliğini göz ardı eden yönetim anlayışı, şiddetin önlenmesi konusunda yasaların yaşama geçirilmemesi karşısında, kadına yönelik şiddetle mücadele İçin hazırlanan Ulusal Eylem Planı hızla ve kararlı bir devlet politikasıyla hayata geçirilmelidir.
Kadının güçlenmesi, ailede ve toplumda BİREY olarak dikkate alınması ve eğitimin her kademesinde toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin aşılanması, kadına yönelik şiddeti büyük ölçüde  önleyecektir.

 

Kadına yönelik her türlü şiddetin temel tetikleyicilerinden biri, caydırıcı önlemlerin alınmamasıdır. Kadına yönelik şiddeti önleyici tedbirler alınmasında yaşanan yetersizlikler, şiddetin boyutlarını her geçen yıl daha da korkunç boyutlara taşıyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda devletin tüm kurumlarının, tüm siyasi partilerin, ilgili STK’ların seferber olması gerektiğini her seferinde ifade ettiğimiz halde ne yazık ki bu sorun yeteri kadar dikkate alınmıyor.

 

Kişilerin yaşam hakkını korumakla birincil derecede sorumlu olan iktidarın bu konuyu ivedilikle ele alması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda daha etkin bir tutum alması gerekirken geçtiğimiz günlerde açıldığı günü Çocuk Bayramı olarak kutlayan Gazi Meclisinin iktidar partisi milletvekilleriverdikleri önerge ile Hukuk devletini ve sosyal devlet olgusunu hiçe saymıştır.  Kadın örgütleri ve siyasi partiler başta olmak üzere toplumun her kesiminden gelen tepkiler üzerine 22.11.2016 tarihinde Adalet Komisyonu'na çekilen cinsel istismar düzenlemesi, komisyonda yapılan oylama sonucu oy çokluğuyla tasarıdan çıkarılmıştır.

 

Bir kez daha önemle belirtmek isteriz ki   Kadının tecavüzcüsü ile evlendirilmesi fikri, hem evlilik kurumunun, hem tecavüzün, hem de tecavüz sonrası kadın psikolojisinin bilinmemesinden ve hafife indirgenmesinden ve en önemlisi de kadının bir kimlik olarak kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır.Bu önerge ancak ve ancak kadına yönelik işlenen suçları özendirir nitelikte, tecavüzü “olağan cinsellik” olarak tanımlamakta bir beis görmemekte ve tecavüzleri normalleştirmekte idi.Oysa ki tecavüz olağan cinsellik ile hiçbir surette bağdaşmayan, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır.

 

Kamuoyunu etkilemek adına, önergenin tecavüzleri değil, rızaya dayalı ilişkileri kapsadığının ifade edilmesi ülke gerçekliğinden, çocukların gelişim süreçlerini değerlendirmekten uzak ve samimiyetsizdir.

 

Bu  önerge ile açıkça çocukların tecavüzcüleri ile evlendirme zorunluluğu getirilmesi amaçlanmışsa da yapılmak istenen başta Anayasamıza, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ilgili ulusal ve uluslar arası sözleşmelere de tamamen aykırıdır. Hepsinden önemlisi vicdanları kanatan bir düzenlemedir.Çocuk ve Kadın Hakları açısından kabul edilemez olan bu önergeye   Çanakkale  Barosu olarak şiddetle karşı çıktık. Bu ve bunun gibi Çocuk ve Kadın haklarına aykırı her türlü düzenlemelere karşı mücadelemiz devam edecektir.

 

Son olarak OHAL kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameleriyle yüzlerce kadın dernekleri kapatılmıştır. Bu derneklerden amacına uygun hareket etmeyen dernekleri tenzih ederek , gerçek anlamada kadın haklarına hizmet eden derneklerin kapatılmasına duymuş olduğumuz üzüntü ve endişelerimizi dile getiriyoruz.

 

Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı  kalarak bu tür gerici tutumlara karşı her zaman direneceğiz. Altında Türk kadınını Cumhuriyetin gerisine itme hedefi yatan her türlü düşünce yapısını reddediyoruz. Kadınların şiddete uğramayacağı, öldürülmeyeceği, haklarının ihlal edilmeyeceği bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz.


Güçlü ve sağlam bir toplum için kadına şiddete HAYIR.

 

Basına ve Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

                              Çanakkale Barosu Kadın Hakları

                                                                                   

 

 

  
  

25.04.2024
AV. HANDE KESKİN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.