“ÇANAKKALE SAVAŞI;
HAK
ARAYIŞIN İLHAMIDIR.”
Çanakkale
Savaşı;
106
yıl evvel, yokluk ve yoksulluğa rağmen azim, cesaret ve birliktelikle emperyalizme
baş kaldırılan eşsiz bir mücadele, sadece Osmanlı’nın ve Çarlık Rusya’nın değil
cihan savaşının da seyrinin değiştiği, Türkiye Cumhuriyetinin önsözünün
yazıldığı, Atatürk gibi bir liderin ve hukuk devrimcisinin doğduğu bir dönüm
noktasıdır. Verilen mücadele tüm dünyaya “Çanakkale
Geçilmez” dedirtirken, bugüne miras bıraktığı “Çanakkale Ruhu” ise biz hukukçulara ilham vermekte, mesleğimizi icra ederken yolumuza ışık
tutmaktadır.
ÇANAKKALE, SAVUNMADIR…
Çanakkale
Cephesi Suriye, Irak, Yemen cepheleri gibi bir “Savunma” cephesidir. Yardım, Taarruz ve Savunma cepheleriyle tasnif
edilen cihan harbinde kazandığımız bu zafer, tarihin gördüğü en büyük, en güçlü meşru müdafaalardan biridir.
“Çanakkale Savunması”,
sadece Çanakkale ve İstanbul Boğazındaki haklarımızın değil, geride bırakılan
duacı anaların, yol gözleyen nişanlıların ve evlatların haklarının da savunmasıdır.
106
yıl evvelinde milletin hak arayışının
vekilleri olan askerlerimiz, o günün kahramanlarıdır. Bir ananın “Haydi oğlum, haydi git; Ya gazi ol, ya şehit!” sözleri,
tarihte verilmiş en kıymetli ve anlamlı vekâlettir.
Çanakkale,
hakkını aramamanın hakkıyla birlikte şerefini de kaybedeceğini bilenlerin
mücadelesidir. Avrupa ve Afrika kıtaları ile Balkan Savaşlarında kan kaybedilmiş
bir dönemde Çanakkale, fiziken güçsüz de olunsa, en umulmaz haksızlıklara da
uğransa, hak arayışını bırakmayanların sarsılmaz
kalesidir.
HER METREKARESİNDE HUKUK İHLALİ
Çanakkale
topraklarının her metrekaresinde 6000 mermiyle birlikte, sayısız hukuk ihlali de yaşanmıştır. Uluslararası sözleşmeler,
savaş hukuku, hatta insanlık hukuku çiğnenmiş; ayaklar altına alınmıştır.
Lahey Sözleşmesi’ne
rağmen, İngiliz Agamemnon Zırhlısı tarafından atılan bombalarla Süleyman Paşa
Türbesi tahrip edilmiştir. Uluslararası
hukukta yer alan sivil halkın ve yerleşim alanlarının savaştan zarar görmemesi
ilkesine rağmen, Çanakkale Savaşı’nda hiç bir askerî özelliği olmayan
yerleşim alanları, yolcu gemileri, balıkçı tekneleri vurulmuştur.
1907 Tarihli Kara Harbinin Kanunlarına
rağmen zehir, zehirli ve fazla acı veren silahlar, mermi ve maddeler kullanılmıştır.
Yasak olmasına rağmen kimyasal gazlar kullanılmıştır. Savaş hukukuna karşın,
hastanelere, hastane gemilerine saldırılmıştır.
GÜÇLÜLER Mİ, HAKLILAR MI?
İşte
böylesine hukuksuz ve fütursuz saldırılar karşısında bir hak arayışı, hukuksuzluğa
tevessül etmeden ve saygıyı elden bırakmadan sürmüştür. 106 yıl önce Atalarımız,
vatanını almaya gelen düşman askerini bile kucağına alıp siperine bırakırken,
en vahşet anlarda dahi vicdanını terk etmezken, düşmanın bile olsa hakkına saygı duymayı dünyaya öğretmiştir.
Çanakkale,
her zaman güçlülerin değil, haklıların
da kazanacağının ispatıdır. Dünyanın neredeyse her bölgesinden gelip en
büyük armadalarıyla, geniş olanaklarıyla savaşa girenlere karşı Atalarımız,
haklıların da kazanabileceğini göstermiştir.
Çanakkale,
hukuka saygı duymayanların itibarlarının
da biteceğini gösterir. Nihayet itibar kaybı yaşayan İngiltere’dir,
Fransa’dır ve emperyalist güçlerdir. Bugün de dünyanın neresinde olursa olsun
hukuk tanımayanlar ve hukuka saygı duymayanlar, isimleri farklı olsa da her
biri Churchill’dır, Hamilton’dur ve De Robeck’tir. Akıbetleri ise itibarsızlık ve
yok oluştur.
HUKUK
DEVRİMLERİNİN YOLU ÇANAKKALE’DEN GEÇER
Çanakkale
toprakları sadece tıbbiyelilerin, muallimlerin değil, hukukçuların da kanlarıyla sulanmıştır. İleride büyük bir hukuk devrimcisi olacak Atatürk, bu
müdafaada doğmuştur. Çanakkale Savaşlarının en önemli sonuçlarından biri, ANZAC
askerlerinin ve annelerinin bile hukukuna
saygı gösteren Atatürk gibi bir lideri kazandırmasıdır. Bağımsızlığımızın temelleri,
Çanakkale Boğazı’nın sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, Anadolu‘da
“Müdafa-i Hukuk” adı verilen
mücadele verilmiş, sonrası ise yapılan anayasalarla, getirilen yasalarla
gerçekleştirilen modern hukuk devrimleriyle perçinlenmiştir.
106 yıl
geriye baktığımızda, Çanakkale Zaferi, adil olmanın, haksızlıkla mücadele
etmenin ve sonunda zafere ulaşmanın bir abidesidir. Cüppesine düğme ilikletmeyenlerin, haksızlığa boyun eğmeyenlerin
izindedir. Biz Çanakkale Barosu avukatları
olarak Çanakkale Ruhu’ndan aldığımız
güçle ve şehitlerimizin omuzlarımızdaki sorumluluğunun
bilinciyle onlardan ilham almaya devam edeceğiz.
Başta Anafartalar
Kahramanı ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürk ve Çanakkale Kahramanları olmak üzere adalet ve özgürlük tutkusuyla
dünyayı yenenlerin huzurunda saygıyla eğiliyor,
Çanakkale Ruhu’nun her zaman ülkemize yol göstermesini diliyoruz.
Av. Bülent ŞARLAN
Çanakkale
Barosu Başkanı