ADALET
BAKANLIĞI’NA
Mesleğimizin
pandemi sürecinde daha da artan ve artık katlanılması imkansız hale gelen
sorunlarına ilişkin çözüm önerilerimizin sunulması için tanınan sürenin
yetersizliği, ‘Avukatlık Mesleğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri’ne dair
fevkalade önem arz eden çalışmanın meslektaşlarımızın görüşleri alınmak
suretiyle ayrıntılı bir şekilde yapılması gerekliliği karşısında, aşağıda
belirttiğimiz ve bizzat meslektaşlarımızın sahada yaşadıklarından derlenen
konuları doğrudan Bakanlığınıza sunarken; baro başkanları olarak öncelikli
talebimizin, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri hakkında Bakanlığınız ile yüz
yüze, bu olanak sağlanamadığı taktirde, sosyal platform üzerinden online bir
toplantı yaparak tüm bunları birlikte tartışmak ve konuşmak olduğunu belirtmek
isteriz.
Avukatlık
Mesleğinin ve Yargının Temel Sorunları ile Çözüm Önerilerimiz ve Yargı Reformu
hakkındaki görüşlerimiz aşağıda belirtilmiştir:
1- Savunma
görevini gerektiği gibi yerine getirebilmeleri için kolluk, soruşturma ve
kovuşturma dosyalarına avukatlar aleyhine keyfi olarak uygulanan erişim engeli
kaldırılmalı, avukatların bilgi ve belge temin etmelerine ilişkin yasal
yetkilerinin genişletilmesi ve bunu engelleyenlere yönelik etkin cezai yaptırım
uygulanması gerekmektedir.
• Avukatlık Kanunu
ve ilgili mevzuatta vaki düzenlemelere rağmen avukatların kolluk, soruşturma
veya kovuşturma dosyalarını fiziki olarak incelemesi keyfi tasarruflarla
engellenmekte, UYAP ortamında ise vekaletname kayıtlanmış olmasına rağmen
gizlilik kararı olmayan soruşturma dosyalarının incelenmesi savcı onayına tabi,
kovuşturma dosya içeriklerinin bir kısmı ise avukatların erişimine kapalı
tutulmaktadır.
• Kamu kurumları
ve özel kurumlardan bilgi belge alma ya da yerinde inceleme, keyfi
tasarruflarla engellenmektedir. Avukatlık Kanunu ve ilgili mevzuatta açıkça
düzenlenmiş olmasına rağmen başta tapu ve nüfus müdürlükleri gibi kurumlarca bilgi
ve belge talepleri reddedilmekte, fiziki inceleme talepleri ise geri
çevrilmektedir. Etkin ceza yaptırımı ile bu türden engellemelerin önüne
geçilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu konuda Avukatlık Kanunu ve KVKK'da birbirine
paralel ve daha ayrıntılı düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
2-Avukatlık
mesleğinin ekonomik ve sosyal sorunları çözülmelidir.
•
Meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal problemleri de yargının sorunu olup,
çözülmelidir. Sosyal güvenlik primi ve ağır vergi yükü altında bulunan
avukatlık mesleğine, gerekli destek sağlanmalıdır. Yapılan işin mahiyeti gereği
tüm faaliyetin veya dava türü ayrımı yapılmaksızın, avukatlık hizmetlerinde KDV
oranı % 1’e, olmadığı taktirde en azından % 8’e indirilmelidir.
• Hukuki
güvenliğin artırılması için bazı iş ve işlemlerin avukat aracılığıyla
yapılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
• Bir yargılama
faaliyeti olan ‘uzlaştırma’nın yalnızca hukukçulara özgülenmesi, arabuluculukta
ise kıdem şartının kaldırılması gerekmektedir. Bu durum ekonomik ve sosyal
açıdan en güç durumda bulunan genç meslektaşlarımıza ciddi bir katkı
sağlayacaktır.
• Zorunlu Arabuluculuk
sürecinde tarafların vekille temsil edilmesi ve vekil ücretinin olayın
özelliğine göre İşsizlik Fonu veya Adli Yardım Fonu’ndan ödenmesi yönünde yasal
düzenleme yapılmalıdır.
• CMK ücretlerinin
hiç değilse Avukatlık Asgari Ücret tarifesi seviyesine çıkarılması
gerekmektedir.
• Beraat vekalet
ücretlerinin ve adli yardım ücretlerinin ödenmesinde yaşanan gecikme (özellikle
pandemi sürecinin yarattığı ilave ekonomik problemler de nazara alınarak)
giderilmelidir.
• İstihdam edilen
genç avukatların çalışma koşullarının, mesleğin onur ve vakarına uygun,
denetlenebilir olmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yapılacak denetimlerin
barolar kanalı ile yürütülmesi, yasal düzenleme ile sağlanmalıdır.
• Ciddi ekonomik
problemlerle mücadele eden stajyer avukatların özlük haklarının hakim ve savcı
adayları ile eşitlenmesi, kendilerine mutlaka devlet eli ile ücret ödenmesi,
sosyal güvencelerinin sağlanması gerekmektedir.
• Hukuk fakültesi
sayısının kontrolsüzce artması nedeniyle, yeni fakülteler açılmaması,
kontenjanların sınırlandırılması, mevcut fakültelerin eğitim standartlarının
yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
• Avukatlık sınavı
yapılmalı ancak yapılacak sınavın TBB’nin de ortak olduğu bir yapı tarafından
gerçekleştirilmesi planlanmalıdır. Hakim, savcı ve avukatlık sınavlarında
objektif değerlendirme tartışmaları yaratan mülakat yöntemi terk edilmelidir.
• Kamuda görev
alan meslektaşlarımızın görevlerinin kariyer meslek sınıfına alınması ve
haklarında 4800 ek gösterge, makam tazminatı, özel hizmet tazminatı gibi
hususlarda düzenleme yapılması gerekmektedir. TBB tarafından Adalet
Bakanlığı’na kamu avukatları ile ilgili olarak sunulan taleplerde, sadece hukuk
müşavirlerinin kariyer meslek sınıfına alınması önerilirken, avukatlar için böyle
bir talepte bulunulmamıştır. Bununla birlikte kamu avukatları için 4800 ek
gösterge, makam tazminatı, özel hizmet tazminatı gibi hususlar talep
edilmiştir. Oysa makam tazminatı, özel hizmet tazminatı gibi hususlar sadece
kariyer meslek sınıfında olan unvanlar için söz konusu olabilmektedir.
Dolayısıyla TBB tarafından yapılan bu öneriler, sadece hukuk müşavirleri için
bir anlam ifade etmektedir. Bu nedenlerle; hukuk müşaviri ve avukat ayrımı
yapılmaksızın kamuda çalışan tüm avukatların KARİYER MESLEK SINIFI olarak kabul
edilmesine yönelik bir düzenleme yapılmasını talep etmekteyiz.
3-Ülkemizi etkisi
altına alan pandemi süreci nedeniyle yargı mensupları adliyelerde yaşam savaşı
vermektedir.
• Pandeminin
Mart-Temmuz aylarına itibarla çok daha vahim bir boyut kazandığı nazara
alındığında, adliyelerde bu dönemin koşullarına uygun tedbirler alınması gereği
ortadadır.
• Bu bağlamda
karar celseleri ve tanıklı celseler dışında meslektaşlarımızın mazeret ve
dosyaların münderecatına ilişkin talep dilekçelerinin kabulü ile taleplerinin
yerine getirilmesi noktasında kolaylık sağlanmalıdır.
• Bazı
mahkemelerce duruşma saatleri, dosyaların geldiği safahat nazara alınmaksızın
(tanık dinlenmesi, karar duruşması vs.) standart olarak 5 ya da 10 dakikalık
fasılalarla düzenlemekte ancak çoğunlukla duruşmalar çok daha geç saatlerde
yapılabilmektedir. Yoğun çalışan meslektaşlarımızın tüm gün adliyede kalmasına
neden olan bu durum, mesai saati düzenlemesi de dikkate alındığında adliyelerde
iş yoğunluğunun artmasına ve meslektaşlarımızın daha çok bulaş riskine maruz
kalmalarına neden olmaktadır. Bu nedenlerle, mahkemelerce duruşma
aralıklarının, duruşmalarda yapılacak yargılama faaliyetleri dikkate alınarak
belirlenmesi ve duruşmaların mümkün olduğunca saatinde başlanarak icra edilmesi
gerekmektedir.
• Adalet Bakanlığı
tarafından oluşturulan ‘Mahkeme Yönetim Sistemi Destek Projesi’ kapsamında,
adliyelerde hakim ve savcıların odaları avukatlar bakımından ‘girilemeyecek
yerler’ olarak belirlenmiş ve pilot uygulamaya başlanmıştır. Avukatlar, hakim
ve savcılar gibi yargının kurucu ve eşit unsurudur. Bu sebeplerle avukatların
da çalışma yeri olan adliyelerde kırmızı alanlar yaratılmak suretiyle savcılara
veya hakimlere erişimin engellenmesine yönelik uygulamalara son verilmesi,
hukuk devleti ilkesinin ve adaletin bir hizmet olma anlayışının gereğidir.
• Covid-19
nedeniyle idari izinli ya da hastalık sebebiyle karantinada olan yargı mensubu
ve personel sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Zahiride devam eden yargı
faaliyeti ciddi anlamda sekteye uğramış, adeta durmuş durumdadır. Bu haldeki
mahkeme hakimlikleri ya da kalemlerinde görevlendirilen kişilerin iş ve
işlemlere devam etmesi gerekirken, hakimler tarafından çoğunlukla avukatların
mazeret dilekçesi vermesi baskılanmakta, kalemlerde ise işin yürütümü emaneten
ve ciddi gecikmelere sebebiyet verecek şekilde devam etmektedir. Geçici yetki
ile görevlendirilen yargı mensubu ve personelin adli işlemlerin devamı için
gerekli hassasiyeti göstermesi gerekmektedir.
• Hakim ve savcı
yardımcılığı uygulamasının ivedilikle hayata geçirilmesi, yargılama
faaliyetlerinin daha hızlı ve kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi açısından
faydalı olacaktır.
• Meslektaşlarımızın
adliye ya da icra dairelerine UYAP üzerinden gönderdikleri dilekçelerde vaki
talepleri muhataplarınca çoğunlukla yerine getirilmemekte, gecikmeler ve
dolayısı ile hak kayıpları yaşanmaktadır. Yargının tüm süjeleri için mevcut
yaşamsal tehlike karşısında yargı iş ve işlemlerinin gecikmeksizin devamının
sağlanması, adliye ve icra dairelerine fiziki olarak gidilmemesi ve bu surette
bulaş riskinin önlenmesi için UYAP üzerinden gönderilen dilekçe ve taleplerin
zamanında işleme alınması gerekmektedir.
• Duruşmalarda
tutanakların taraf vekillerine verilmesi hususunda halihazırda sıklıkla sorun
yaşanmaktadır. Daha önce de yaşanan bu sorunla ilgili olarak Adalet Bakanlığı
Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nün Türkiye Barolar Birliği’ne yazdığı 26
Kasım 2018 tarih ve 31226 sayılı cevabi yazısında da belirtildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk
Muhakemesi Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu ile Bölge Adliyeleri ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet
Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair
Yönetmelik ile Bölge İdare ve Vergi Mahkemelerinin İdari İşler ile Yazı İşleri
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik’in ilgili maddeleri uyarınca
Adalet komisyonlarına yazı yazılarak tutanakların taraf vekillerine verilmesi
gerekliliği hususu hatırlatılmalı, aksi yönde davranan yargı mensupları
hakkında gerekli yasal işlemler yapılmalıdır.
• Covid-19
tehdidinin adliyelerde yoğun olduğu, vaka sayısının çoğalması nazara alınarak
aşı önceliği tanınan gruba yargı mensuplarının da (avukat, hakim, savcı ve
yargı çalışanları vb.) dahil edilmesi bakımından gerekli çalışmanın ivedilikle
yapılması gerekmektedir.
• İçinde
bulunduğumuz süreçte olumsuz etkilerini daha yoğun bir şekilde yaşadığımız
üzere, Adalet Komisyonları ve İl Hıfzıssıhha Kurullarında baro temsilcilerinin
yer alması sağlanmalıdır.
• Kadına, çocuğa
yönelik şiddet ve istismar vakaları ile çevre katliamlarına ilişkin davalara
baroların katılma taleplerinin kabulü için gerekli yasal düzenlemenin yapılması
gerekmektedir.
• Cezaevi izleme
kurullarında baro temsilcilerinin olmasına ve raporların barolara
gönderilmesine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
4-Yargı reformunun
temel amacı Hukuk Devleti ilkesini tüm mekanizmaları ile hayata geçirmek
olmalıdır:
• Yargının en
temel problemi yargı bağımsızlığıdır. Demokratik bir hukuk reformu yapılarak
evrensel hukuk ilkelerinin kaim, hukuk devletinin tüm mekanizmalarının işlerlik
kazanması öncelikli amaç olmalıdır.
• 2019 yılı Mayıs
ayında “Yargı Reformu Stratejisi” kapsamında kamuoyu ile paylaşılıp
duyurulmasına rağmen aradan geçen 19 aylık sürede henüz hukukumuza
kazandırılamayan 1. bölümde detaylarını belirttiğimiz “Savunmanın yargılamaya
etkin katılımının sağlanması” da dahil, tüm hedeflerin hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
• Anayasa
değişikliği ile oluşturulan HSK’nın mevcut yapısı, yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Özellikle 15 Temmuz sonrası göreve alınan
hakim ve savcıların nitelik problemi, yargının işleyişini olumsuz etkilemiştir.
Bu nedenle yargının demokratik hukuk ilkeleri çerçevesinde yeniden
yapılandırılması gereği ortadadır.
• Kamuoyuna
açıklanan Yargı Reformu Strateji belgelerinde ifade edilen coğrafi teminat
dahil olmak üzere, tüm unsurları ile ‘Yargı Teminatı’nın tesis edilmesi
gerekmektedir. Yargının kurucu unsuru olan savunmanın etkinliğinin sağlanması
ve güçlendirilmesi ile yargının sağlıklı kararlar verebilmesi için ‘Savunma
Teminatı’nın sağlanması gerekmektedir.
• Hukuk Devleti
olmanın en önemli kriterlerinden olan genel yasama tekniğinin ve normlar
hiyerarşisinin bir kenara bırakılması nedeniyle tartışmalı hale getirilen ‘Hukuki
Güvence’nin yeniden tesisi ile ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal sorunlarının
çözümünde hukukun etkin hale getirilmesi sağlanmalıdır.
• 5235 sayılı “Adli
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun”un 10. maddesi ile kurulan Sulh Ceza Hakimliklerinin
doğal hâkim ilkesine aykırı yapısı, uygulama sorunları ve hakimlikçe verilen
kararlara itiraz usulü itibariyle en öncelikli reform hedefleri arasında yer
olacak şekilde kaldırılmalıdır. Sulh Ceza Hakimlikleri yerine değişiklik öncesi
mevzuatımızda olduğu üzere hukuk devleti ilkesine, kişi özgürlüğü ve güvenliği
ile adil yargılanma hakkına ve doğal hakim ilkesine uygun iki dereceli itiraz
imkanı veren bir sistem kurulmalıdır.
• Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası gereğince Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarının uygulanması sağlanmalıdır.
• Mahkeme kalem
müdürleri, icra müdürleri ve noter başkatiplerinin hukukçu olması
sağlanmalıdır.
• Sigorta aracılık
faaliyeti yapanların ve adliye önündeki dilekçecilerin yasal olarak
engellenmesi için kanuni düzenleme yapılmalıdır.
• Avukat
vekaletnamelerinin avukat/baro tarafından düzenlenebilmesine ilişkin yasal
düzenleme yapılmalıdır.
• Avukatlıkta
uzmanlaşmanın, hakim yardımcılığı, savcı yardımcılığı kurumlarının etkin ve
doğru adalet için hukukumuza kazandırılması gerekmektedir.
• Yargının
tarafsız olma zorunluluğu kadar, tarafsız görünme zorunluluğu da bulunmaktadır.
Bu nedenle yargılamalarda “tarafsızlığa” ve “silahların eşitliği ilkelerine”
aykırı düşen tüm uygulama ve görünümlerin yeniden düzenlenmesi zorunluluğu
bulunmaktadır.
• Tüm
yargılamaların görüntü ve ses kaydı alınarak, kayıtların ileride yapılacak
incelemelere ve değerlendirmelere esas olmak üzere dava dosyasına eklenerek
usul hükümlerinin uygulanması ve keyfi uygulamaların önüne geçilmesi
sağlanmalıdır.
• Bölge Adliye
Mahkemelerindeki tıkanıklığın kalıcı şekilde giderilmesi sağlanarak “gecikmiş
adalet” yaratılmamalı, Bölge Adliye Mahkemeleri arasında görülen aynı konuda
farklı kararlar verilmesi sorununun giderilmesini sağlayan hukuki mekanizma
derhal uygulamaya alınmalıdır.
• Arabuluculuk
uygulamasına mutlaka “zorunlu taraf vekilliği” getirilmeli ve hak kayıplarının
doğumuna engel olunmalıdır.
• Bilirkişilik
kurumunun adaleti belirleyen olmaktan çıkarılarak, adalete yardımcı olan yapıda
sınırlandırılması için gerekli önlemler alınmalıdır.
Yukarıda
sıralamaya çalıştığımız yargının ve savunma mesleğinin sorunları ile çözüm
önerilerimizi, gerçekleştirmeyi bir kez daha talep etmekte olduğumuz yüz yüze
ya da video konferans yöntemli toplantıda ayrıntılandırmak üzere saygı ile
sunarız.