GÖÇMEN KRİZİ HAKKINDA BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 12.03.2020| Okunma Sayısı: 576

 

Basına ve Kamuoyuna,

 

Ülkemizde son günlerde özellikle Yunanistan sınırında görülen göçmen krizi duyarlı tüm kesimler gibi bizleri de derin şekilde üzmektedir. Yunanistan’ın göçmenlere karşı takındığı insanlık dışı tavrı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bölgeden gelen haberler arasında; sınır karakolunda bulunan Yunan kuvvetlerinin sınırı geçmek isteyen göçmenlere karşı sentetik, kaynar su ve biber gazı ile saldırdığı, bazı göçmenlerin üstü soyularak ve gasp edilerek Türkiye sınırından zorla geri gönderildikleri, Yunan güçlerinin plastik ve gerçek mermi kullandığı yer almaktadır. Şu ana kadar teyitli bilgilere göre sınırı geçmek isteyen bazı göçmenler Yunan kuvvetlerinin açtığı ateşle hayatını kaybetmiştir. Emperyalizmin Ortadoğu bölgesindeki bazı ülkeleri parçalama stratejisi sonucunda milyonlarca insan can güvenliği, açlık, yoksulluk gibi temel sebeplerle ülkelerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Bu planlarda parmağı olan ülkelerin, şimdi mültecilere karşı gösterdikleri bu barbar tavır ikiyüzlülüktür.

Yunanistan’ın bu insanlık dışı tavrını en güçlü şekilde kınıyoruz. Vatanını, ülkesini kaybetmiş insanlara karşı takınılan bu tavrın uluslararası hukukla hiçbir şekilde bağdaşmadığı açıktır. Ancak tıpkı Yunanistan gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu insani krizde üzerine düşen sorumlulukları bulunmaktadır.

Özellikle sınır politikasının fiilen değiştirildiği haberinin yayılmasından sonraki günlerde mültecilerin sınırı geçeceği umuduyla kandırıldığı, topluca sınıra doğru bir yayılma olduğu, bunun organize bir şekilde yapıldığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bugün sınır bölgesinde ortaya çıkan insanlık krizinde Türkiye’nin de sorumluluğu bulunmaktadır. Kaldı ki hukuki açıdan ülkemizin sınırlarına girmek gibi, çıkmak da yasalara tabiidir. Ve tıpkı Yunanistan gibi ülkemiz de başta AİHS olmak üzere taraf olduğu çeşitli uluslararası sözleşmelere uymakla yükümlüdür.

Bu tür insani krizlerinin önlenebilmesi için sağlıklı ve akılcı bir göç politikasını geliştirilmesi elzemdir. Göç politikalarını dünden yarına değiştirmek yeni toplumsal krizlerinin doğmasına yol açabileceği gibi insan hakları ihlallerinin yaygınlaşmasına da sebep olacaktır. Özellikle sınır politikasının değiştiği haberinden sonra ilimiz Ayvacık sahili kimi televizyonlardan canlı yayınla göçmen kaçakçılarıyla mülakat yapılması, canlı yayında Ege Denizi’ne açılacak botlarının hazırlıklarının görüntülerinin yayınlanması asla kabul edilemez. Bu bir suçtur. Bu suçu yayan ve övenler de aynı suçun iştirakçileri konumundadırlar.

Şuan için aldığımız bilgilere göre ilimiz Ayvacık sahili Sahil Güvenlik ekiplerinin denetiminde olup, göçmen kaçakçılığına imkân tanınmadığını gözlenmektedir. Bu, elbette sevindirici bir haberdir. Bilinmelidir ki Çanakkale Barosu olarak bölgemize ve ilimize de sıçrayan bu insanı krizi yakından takip ediyor, alınması gereken hukuki tedbirler konusunda çalışıyoruz.

Çanakkale Barosu kurulduğu günden beri olduğu üzere, bugün de insan haklarını öncelikli değeri olarak kabul etmektedir. Bölgemizde yaşanabilecek bu tür insani krizler için gereken çalışmaları yapıyor, konuyla ilgili tüm idari kurum ve kuruluşlar, ayrıca sivil toplum örgütleri ve ulusal/uluslararası insan hakları ve hukuk kuruluşlarıyla yardımlaşma ve dayanışmaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Saygılarımızla. 12.03.2020

 

Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu

26.04.2024
AV. HANDE KESKİN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.